BİRİNCİ SES :
Bundan daha acımasız bir mucize yok.
Atlarla, demir toynaklarla çekiliyorum.
Dayanıyorum.. Var gücümle dayanıyorum.
Bir işi tamamlıyorum.
Karanlık tünelin içinden çıkıp geliyor ziyaretler,
Ziyaretler, tezahürat, şaşkın yüzler.
Bir vahşetin odak noktasıyım.
Hangi acılara, hangi üzüntülere analık etmem gerekiyor?
Böylesine bir masumiyet öldürebilir mi insanı,
Öldürebilir mi? Özsuyumu emiyor benim.
Ağaçlar çürüyor sokakta. Yağmur çürütücü.
Dilimde tadıyorum onu, onu ve yaşanabilir dehşetleri,
Direten, ortalıkta gezinen dehşetleri, alet çantalarıyla
Yürekleri tik-tak vuran, önemsenmeyen vaftiz analarını.
Koruyan bir duvar ve çatı olacağım.
Bir gökyüzü ve iyilik tepesi olacağım. Ah, bırakın beni!
Bir güç büyüyor üzerimde ve eski bir inatçılık.
Dünya gibi parçalanıyorum. Karanlık,
Balyoza benzer bu siyahlık. Bir dağın üzerinde
Kavuşturuyorum ellerimi.
Hava ağır. Bu çalışmayla ağır.
Kullanıldım. Tepe tepe kullanıldım.
Gözlerimi sıkıştırıyor bu siyahlık.
Hiçbir şey göremiyorum.
İKİNCİ SES :
Suçlanıyorum. Soykırımları düşünüyorum.
Bahçesiyim ben siyah ve kırmızı acıların. İçiyorum onları,
Tiksinerek kendimden, tiksinerek ve korkarak.
Kavrıyor sonunu şimdi..
Dünya ve kolları sevgiyle açılmış, ona doğru koşuyor.
Her şeyi hasta eden ölüm sevgisi bu.
Gazete kağıdını lekeliyor ölü bir güneş. Kırmızı.
Yaşam üstüne yaşam yitiriyorum.
İçiyor onları karanlık yeryüzü.
Hepimizin vampiri o. Böyle arka çıkıyor bize.
Semizletiyor bizi, iyi davranıyor. Ağzı kırmızı.
Tanıyorum onu. Hem de çok yakından –
Yaşlı kış yüzlü, yaşlı kısır, eski zaman bombası.
Alçakça kullandı erkekler onu. Onları yiyecek.
Ye onları, ye onları, ye onları sonunda.
Güneş alçaldı. Ölüyorum. Bir ölüm üretiyorum.
SYLVIA PLATH..
‘ÜÇ KADIN..’ , SYLVIA PLATH, Çeviri : GÜRKAL AYLAN, ARTSHOP Yayınları, 2006, 62 Sayfa..